"Album meali olur mu yahu?" demeyin, Dream Thearter'in bu 20+ yillik efsane konsept albumunun arkadasinda Netflix dizilerine tas cikaracak bir hikaye vardir. Bas rol oyuncumuz Nicholas 90li yillarda yasamis normal bir Amerikali insan evladidir. Psikolojik sikintilar yasayan, ruyalarinda surekli bir kadini goren ve bunu bir turlu anlamlandirmayan Nicholas derman aramak uzere "regression therapy" yapacak bir hipnotiste gider. Albumun basindaki konusmalar ve geri sayimi yapan da bu hipnotisttir. Hipnoza dalan Nicholas sanki bir televizyon ekranindan kendi yasamini izliyormus gibi 3. kisi bakis acisindan Victoria, yani ruyalarinda gordugu kadin ile karsilasir.
Scene One: Regression ... And as I draw near, the scene becomes clear Like watching my life on a screen Hello, Victoria So glad to see you, my friend
Hikayenin albumdeki anlatisi bir kac insan perspektifinden ve degisik zamanlardan oldugu icin karisik. Tennant diye bir film vardi biraz onu gibi. Bundan sonraki kisimlarda sarkilari sozlerinden giderek baglam icinde hikayeyi aciklamaya calisacagim. Albumdeki 3. parca olan "Strange Deja vu" ile devam edelim.
Subconscious strange sensation Unconscious relaxation What a pleasant nightmare And I can't wait to get there again Every time I close my eyes There's another vivid surprise Another whole life waiting Chapters unfinished, fading
Nicholas gozlerini kapattiginda her seferinde tekrar o aleme geri donuyor, sanki bambaska bir yasama dahil oluyor. Burada henuz daha albumun basindaki terapiden once ruyalarinda gorduklerinden bahsediyiliyor.
There's a house I'm drawn to Familiar settings, nothing new There's a pathway leading there With a haunting chill in the air There's room at the top of the stairs Every night I'm drawn up there There's a girl in the mirror Her face is getting clearer Young child, won't you tell me why I'm here?
Ruyalarinda daha once gitmemis olmasina ragmen tanidik bir ev goruyor ve bu eve dogru bir cekim hissediyor. Evin ust katindaki odaya cikiyor ve buradaki aynada bir kiz goruyor. Bu olanlara, mesela neden evin bu odasina dogru bir cekim hissetigini anlamaya calisan Nicholas aynada gordugu kendi yansimasindan bir cevap bekliyor.
In her eyes - I sense a story never told Behind the disguise - There's something tearing at her soul
Aynada gordugu Victoria'nin gozlerinden okudugu ortaya cikmamis bir hikaye oldugu ve bunun kizi icten ici kemirip bitirdigini dusuyor. Sarki burada Victoria'nin perspektifine donuyor
Tonight I've been searching for it A feeling that's deep inside me Tonight I've been searching for The one that nobody knows Trying to break free!
Victoria, Nicholas'a olanlari anlatmak icin dogru kelimeleri aradigini soyluyor. Icine attigi bu duygulari anlatmak ve gercekleri soylemek istiyor.
I just can't help myself I'm feeling like I'm going out of my head Tears my heart into two I'm not the one the sleeper thought he knew
Bunca senedir bilinmeyen ve icinde tuttugu sir Victoria'ya kafayi yedirtecek gibi oluyor. Ayrica kendinin "Sleeper" diye bahsettigi karakterin (Edward Baynes) hic te bildigi gibi olmadigini anlatiyor. Buradaki Edward karakteri Victoria'nin romantik bir iliskisi var ama henuz Nicholas bunu bilmiyor.
Back on my feet again Eyes open to the real world Metropolis surrounds me The mirror's shattered the girl Why is this other life Haunting me everyday? I'd break through the other side If only I'd find the way
Ruyalarindan uyan tekrar hayatina donen Nicholas ruyalarinda gordugu bu diger yasamin neden surekli kafasini mesgul ettigini anlmaya calisiyor. Burda "Metropolis beni sarmaliyor" diye bahsettigi aslinda Victoria (Tipki Erward Baynes'den Sleeper diye bahsedilmesi gibi). Sadece geceleri uykuya daldigi zaman Victoria'yi gorebildigi icin bu gizemi cozecek firsati olmadigini dusunuyor ve keske bir yol yontem bulsam da oteki aleme gidebilsem diye icinden geciriyor.
Something's awfully familiar The feeling's so hard to shake Could I have lived in that other world It's a link that I'm destined to make I'm still searching but I don't know what for The missing key to unlock my mind's door
Ruyalarinda gordugu mekanlar kendisine cok tanidik geliyor. Acaba ben orada yasadim da mi bu kadar tanidik diye dusunuyor. Bu olaylarin gizem perdesini aralayacak, taslarin yerine oturmasini saglayacak bir bulgu ariyor.
Today I am searching for it A feeling that won't go away Today I am searching for The one that I only know Trying to break free!
Nicholas hala aramaya devam ediyor. Buradaki sozler az yukarida Victoria'nin agzindan cikan sozlere cok benzer. Buradaki benzerlik aslinda Nicholas'in gecmis yasaminda Victoria olduguna dair bir isaret.
I just can't help myself I'm feeling like I'm going out of my head Tears my soul into two I'm not the one I thought I always knew
Gene cok benzer sozlerle Nicholas durumunu anlatiyor. Kafayi yiyecek durumda oldugundan bahsediyor ve kendini artik taniyamadigini soyluyor.
I just can't help myself I'm feeling like I'm going out of my head Uncanny, strange Déjà Vu But I don't mind I hope to find the truth
Usteki misralarin tekrari ama sonunda sanki bir deja vu yasadigini soyluyor. Bu da ruylarinda gordugu tanidik yerlere gitmesi ile sanki o zamanlar da yasadiklarini tekrar yasiyormus gibi oldugu icin mantikli bir benzetme.
756 words
First published on 2024-02-17
Generated on Oct 9, 2024, 4:11 AM
Mobile optimized version. Desktop version.